Fatih Erbakan, partisinin genel merkezinde aylık olağan İl Başkanları Toplantısı öncesinde, Türkiye ve dünya gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Erbakan şöyle konuştu:

"Türkiye'nin en önemli gündem maddesi olarak gördüğümüz hatta zaman zaman ifade ettiğimiz gibi Anayasa değişikliğinden de çok daha acil olarak gördüğümüz ekonomik sıkıntılarla ilgili konular. Bunlara değinmemiz gerekiyor. Bizim de yurt gezilerinde gördüğümüz manzara bizi buna mecbur bırakıyor. Gerçekten de emekçi, emekli, dar gelirli, işçi ve aynı zamanda çiftçi, köylü ve hatta sanayiciden ve esnaf da gerçekten de bu sıcak paraya dayalı, yüksek faize dayalı, borç ve faize dayalı ekonomi modeli nedeniyle çok büyük bir sıkıntı içerisindeler. Bunları dile getirmemizi istiyorlar, dile getiriyoruz ancak medya bunları vermiyor. Tabii biz tarihe not düşmeye ve milletimizin sesi olmaya YRP olarak devam edeceğiz. İktidarın yeni ekonomi yönetimini açıklamasının üzerinden bildiğiniz gibi hemen hemen bir sene geçti. Sayın Maliye Bakanı'nın görevlendirilmesi ve enflasyonla mücadele tasarruf dönemi başlayacak ve milletin, dar gelirlinin yüzünü güldüreceğiz diye büyük ümitlerle, vaatlerle işe başlandı. Ancak Sayın Maliye Bakanı'nın son bir senelik karnesine baktığımızda son bir senede döviz kurlarının yüzde 100 oranında arttığını görüyoruz.

Enflasyonun yüzde 75 oranında arttığını yani yüzde 40'lardan yüzde 75'lere gelmiş, faizler yüzde 480-488 oranında artmış yani faizler 6-7 katına çıkmış. Ekmek 4 liradan 10 liraya fırlamış. Bekar bir işçinin yaşama maliyeti 13 bin liradan 24 bin liraya fırlamış. Son bir senede yeni ekonomi yönetiminin 28 mayıs seçiminden sonra iş başına gelen ekonomi yönetiminin son bir senede ortaya koyduğu tabloyu ifade ediyorum; döviz 18 liradan 32 liraya fırlamış. Akaryakıt 20 liradan 42 liraya fırlamış durumda. Son bir senedeki değişimleri ifade ediyorum. Tabii Sayın Maliye Bakanı'nın idaresindeki ekonomi yönetimi direksiyona geçtiğinde yani geçen sene bu zamanlar enflasyon yüzde 38.21'di. Bugün Mayıs ayı enflasyonları açıklandı. Yüzde 75.45'e geldi. Yani biraz önce söylediğim gibi enflasyon bu ekonomi yönetiminin son bir senelik performansıyla yüzde 38'den yüzde 75.45'e gelmiş. Dolar 18 liradan 32 liraya yükseldi. Yüzde 100'e yakın bir artış. Politika faizi yüzde 8 buçuktan yüzde 50'ye yükseldi. Bunlara ek olarak acı reçete sürekli olarak dar gelirliye ve vatandaşa kesildiği için vergilerde yüzde 120'lik bir artış oldu son bir senede. Bir de icat edilen yeni vergileri de kattığımız zaman vatandaşın vergi yükü son bir senede yüzde 200 artmış oldu. Yani enflasyon bir yandan vergiler bir yandan vatandaş limon gibi sıkılıyor ve suyu çıkıyor. 

"Bu tabloya rağmen 85 milyon insan yaşamına devam ediyor, hayatta kalmayı başarıyor"

Benzin ve mazot gibi yakıtlar yüzde 100'ün üzerinde arttı. Okul fiyatları yüzde 150 ila yüzde 400 arasında arttı. Kırtasiye malzemeleri yüzde 200 oranında arttı. Ve yüzde 25 zam sınırı konulmasına rağmen konut kiraları yüzde 100 ila yüzde 300 arasında arttı. Şimdi aslında Türkiye'de bir mucize yaşanıyor. Nedir o mucize? Bu tabloya rağmen 85 milyon insan yaşamına devam ediyor, hayatta kalmayı başarıyor. Gerçekten de bu dünyanın başka bir yerinde görülmeyecek bir mucizedir. 

İş yeri kiraları yüzde 300 oranında son bir senede artmış. Ve tabii ki ne esnafımız ne dar gelirli vatandaşımız, emeklimiz, memurumuz, çiftçimiz gelirlerinde bu oranlar dahil bu oranların yanına yaklaşabilecek oran da dahi bir artışı maalesef görememişlerdir. Buna karşılık TÜİK verilerine göre Türkiye son 15 çeyrek boyunca büyümeye devam etti. Yani 2020'nin üçüncü çeyreğinden 2024'ün birinci çeyreğine kadar tam 15 çeyrek boyunca aralıksız büyümeye devam etti ve son açıklanan rakamlara göre 2024'ün ilk çeyreğinde yüzde 5.7 büyüdük. Peki bu büyüme rakamları neyi gösteriyor? Elbette ki vatandaş, millet için hiçbir şeyi göstermiyor. Çünkü bu büyüme maalesef millet için fakirleşerek büyümedir. 

"Emekli maaşının en azından asgari ücret seviyesine getirilmesi gerekirdi"

3 bin lira bayram ikramiyesi. Bugün artık 100 dolar bile yapmıyor. Kurban kesilebilmesi emeklinin mümkün değil. Kurbanların fiyatları almış başını gitmiş ve bugün yardım dernekleri STK'lar, kurban organizasyonuyla ilgilenen kimseler açıkça ifade ediyorlar kurban siparişleri, kurban kesimi bu sene geçen seneye göre çok dramatik bir şekilde azaldı. Çünkü milyonlarca insanın bu şartlarda kurban kestirebilmesi mümkün değil. Ayrıca tabii hem bu ikramiyenin arttırılması gerekirdi hem de emekli maaşının en azından asgari ücret seviyesine getirilip asgari ücretin de açlık sınırı olan 20 bin liranın üzerinde bir seviyeye çekilmesi gerekirdi.

Tabii emeklinin ve asgari ücretinin yanında biraz evvel söylediğimiz gibi maalesef iktidarın gündeminde üretici de yok. Yaş çay alım fiyatları açıklandı 17 lira olarak ve çay üreticileri isyan ediyor. Diyorlar ki; yaş çayın kilo başına üretim maliyeti zaten 18 lira. 18 lira maliyeti olan bir ürüne siz 17 lira taban fiyatı verirseniz yani üretmeyin, üretirseniz batarsınız zarar edersiniz diyorsunuz. 25 liralık talepleri vardı. Bu da karşılanmadı kaldı ki bu bile düşük ama maalesef 17 lira olarak açıklandı. Kilo başına destekleme tutarıyla beraber 19 lira olacak. Ayrıca bu enflasyon ve girdi maliyetleri hesaba katıldığında çay üreticisi ya zarar edece ya başa başa gelecek. Böyle bir durumda tabii ki çay ekmek, toplamak, üretmek tamamen anlamsız ve mantıksız bir hale geliyor. 

''Bu çiftçiyi ezmek demektir''

Buğday alım fiyatı bunu da ifade edeyim; TMO iki gün önce açıkladı. Ekmeklik buğday ve makarnalık buğdayla arpa için açıkladığı fiyatlara göre hububat üreticimize reva görülen zam oranları yüzde 2.82 ile yüzde 16.77 arasında değişiyor. Bunlara ton başına ilave 750 liradan verileceği hesaba katıldığında zam oranı yüzde 13.38 ile yüzde 25.75 arasında çıkıyor yani maksimum hububat ürünlerinden verilecek olan zam oranı yüzde 25.75. Peki size yine TÜİK'in son bir yıldaki tarım ürünleri fiyat endeksini söyleyeyim; yüzde 60.7. Tarım ürünleri fiyat endeksi ve tarımsal girdi fiyatları endeksi son bir yılda yüzde 49.9. Yani çiftçinin girdi maliyetleri yüzde 49.9 artıyor, siz çiftçinin buğdayına, arpasına yüzde 13 ila yüzde 25 arasında zam yapıyorsunuz Bu çiftçiyi ezmek demektir aynı emeklinin ezilmesi gibi. Yani sadece çiftçi, köylü ve hububat üreticisi bu piyasada ezilmeye devam ediliyor. Milyonlarca çiftçiye 'siz ekmeyin, ekerseniz sizi cezalandırırız' denilmiş oluyor.

"Hükümete sesleniyoruz; bu yanlışlardan dönmeniz gerekiyor"

Buradan Sayın Cumhurbaşkanı'mıza ve AK Parti yetkililerine, hükümete bir kez daha dostane bir şekilde sesleniyoruz; bu yanlışlardan dönemiz gerekiyor. Çare milli görüşün ekonomi modelini uygulamaktadır. Çare adil ekonomik düzenin uygulanmasındadır. Çare tarımsal, hayvancılık, sanayi üretimini, katma değerli üretimi arttırmak. Çare geleceğimiz olan gençlerimize yatırım yapmaktır. Ve yine çare mesleki ve teknik eğitime ağırlık vererek yurt sathında mesleki ve teknik eğitimi arttırmaktır. 200'den fazla üniversite yaptık dış ticaret açığımız 100 milyar doları aşıyor. Üretemiyoruz, ihraç edemiyoruz, teknoloji geliştiremiyoruz. Bütün bu çağrılarımızı yaptıktan sonra eğer bunları siz yapmazsanız inşallah YRP iktidarında bizler geleceğiz ve inşallah ilk seçimde bunu gerçekleştirerek gelir gelmez önce millet diyeceğiz. Borç, faiz, zam, vergi ekonomisi yerine üretim, istihdam ve ihracat odaklı bir ekonomi modeliyle bu milletin yüzünü yine refahla yine milli görüşle biz güldüreceğiz inşallah. 

Son olarak ifade etmek istediğim; açlık sınırının artık 20 bin lira seviyesine ulaşması nedeniyle mutlaka temmuz ayında asgari ücrete bir zam daha yapılması gerektiği hususu. Asgari ücretin en azından 25 bin lira seviyesine çekilmesi lazım ve aynı zamanda en düşük emekli maaşının da asgari ücret seviyesine getirilmesi lazım. Bu insanlar gerçekten de perişan haldeler.'' 

Fatih Erbakan, ''siyasetteki yumuşama'' söylemlerine ilişkin bir soruya, "Biz her zaman YRP olarak siyasetin centilmen bir şekilde yapılması, siyasetin nezaket kuralları içerisinde yapılması bunun bir savaş olmadığı görüşümüzü ifade ediyoruz. Bizimle ilgili de herhangi bir partiden veya iktidar kanadından bir talep olursa tabii ki biz de görüşürüz, fikirlerimizi ifade ederiz" yanıtını verdi.

Kaynak: anka