Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İlim Yayma Vakfı’nın 53. Olağan Genel Kurulu’na katıldı. “21 yıl önce göreve gelmeden önce, genel başkan olarak Amerika'ya yaptığım ilk seyahatte, Amerika’nın ileri gelenleriyle masaya oturduğumuzda bana orada Hamas'ı sordular. ‘Terör örgütü’ dediler. Ben orada onlara ‘Hamas, terör örgütü değil, bir direniş örgütüdür’ demiştim. O zaman başbakan değilim. Seçimi kazanmış bir partinin lideri olarak Amerika seyahatini yaptım ve bu cevabı verdim. Şimdi kimse bize kalkıp Hamas için terör örgütü ifadesini kullandırtamaz. Hamas'ın liderleriyle çok açık, net rahatlıkla konuşup onların arkasında dimdik duran bir ülke Türkiye...” ifadelerini kullanan Erdoğan, şöyle konuştu:

“DAHA FAZLA KİŞİNİN ELİNDEN TUTACAĞIZ”

“Ülkemizin en köklü güçlü geleneğe sahip teşekküllerinin başında İlim Yayma geliyor. Vakfımız ulu bir çınar misali ilim ve hizmet yolcularını kuşatmaya devam ediyor. Biz de iyilik neferlerini hiçbir zaman unutmayacağız. Elbette bunu yaparken minnet borcumuzu vakfımızı çok daha ileriye taşıyarak ödeyeceğiz. Daha fazla kişinin elinden tutacağız. Daha fazla öğrenciye destek vereceğiz. Ortaöğretimden başlayarak ihtiyaç sahibi evlatlarımızın yanında olacağız. Nitelik çalışmaları teşvik ederek, ilim hazinemizin zenginleşmesini sağlayacağız. Vatana millete faydalı evlatlar yetiştirmek misyonuyla hiçbir engel tanımadan çalışan her bir çalışana Rabbimden muvaffakiyetler diliyorum. Allah, ömür milletimiz de yetki verdikçe bizler de sizlerin daima yanınızda olmayı daima sürdüreceğiz. Yeter ki sizler davasına sadık kuşakların yetişmesi için emek vermeye devam edin. Yeter ki sizler sağına soluna bakmadan ‘ben varım’ diyen Asım’ın nesli bir gençlik için çaba gösterin. Allah’ın izniyle gerisi sadece bir zaman meselesidir.

“GAZZE’DE YAŞANANLAR TAHAMMÜL SINIRIMIZI AŞMIŞTIR”

Ramazan'ı karşılamaya hazırlanıyoruz. İlk sahurumuza kalkacak inşallah ilk orucumuzu tutacağız. Tüm İslam alemi ve milletimiz için şimdiden hayırlara vesile olmasını diliyorum. Bu mübarek ayı hep birlikte en güzel şekilde idrak etmeye çalışacağız. Ancak Ramazan ayını başta Gazze olmak üzere gönül coğrafyamızın pek çok bölgesinde ciddi insanı dramların yaşandığı dönemde karşılıyoruz. Özellikle 7 Ekim’den beri Gazze'de yaşananlar, artık tahammül sınırını aşmıştır. Bir terör devleti olan İsrail, batılı güçlerin sınırsız askeri ve diplomatik desteğini arkasına alarak Filistinli kardeşlerimize yönelik tam anlamıyla bir soykırım politikası uygulamaktadır. Bugüne kadar İsrail’in doğrudan sivilleri hedef alana saldırıları sonucunda 32 binden fazla Filistinli şehit oldu, 72 bin Filistinli ise yaralandı. Yaklaşık 2 milyon insan evlerini terk etmek zorunda bırakıldı. Camiler, üniversiteler, okullar ve sivil yerleşim yerleri harabeye döndü. Gıda almak için sıra bekleyen masumların dahi öldürüldüğü bir barbarlıkla karşı karşıyayız.

“İSLAM ALEMİ FİLİSTİN İÇİN GÖREVİNİ YERİNE GETİREMEMİŞTİR”

Netanyahu ve gözünü kin bürümüş yönetimi, Gazze’de işledikleri insanlık suçlarıyla günümüzün Nazileri olarak isimlerini Hitler’in, Mussolini’nin, Stalin’in ve diğer modern dönem canilerinin yanına ekletmişlerdir. İnsanlığın vicdanında zaten mahkum olan bu katliamcıların, uluslararası hukuk önünde de hesap vermeleri için gerekeni yapıyoruz. 7 Ekim’den bu yana 155 günde gerçekten yüreklerimizi dağlayan, içimizi parçalayan, bir insan olarak yüzümüzü kızartan utanç verici pek çok hadiseyle karşılaştık. Her şeyden önce uluslararası kurumların, insan hakları örgütlerinin ve basın kuruluşlarının söz konusu İsrail olunca nasıl hiçbir işe yaramadıklarını hep birlikte gördük, tecrübe ettik. Mesele Filistinli kadınların, çocukların, masum sivillerin yaşam hakkı olunca; İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin nasıl sadece bir kağıt parçasına dönüştüğüne hep beraber şahitlik ettik. Bu süreç bize İslam dünyasının özellikle ortak hareket etme, zulmü ve katliamı engelleme noktasında halen çok önemli eksiklerin bulunduğu göstermiştir. Yaklaşık 2 milyar nüfuslu İslam alemi, Filistin halkına kardeşlik görevini maalesef tam manasıyla yerine getirememiştir. Elbette çok uğraşıldı. Diplomatik açıdan çaba harcandı ama Gazze’deki çocukların açlıktan ölmesine ya da üzerine atılan bombalarla katledilmesine mani olunamadı.

“MISIR İLE GELİŞEN İLİŞKİLERİMİZİ YARDIM İÇİN KULLANDIK”

İsrail'in saldırılarının ilk gününden itibaren Filistin halkı için tüm imkanlarımızı seferber ettik. 7 Ekim’den bugüne kadar yabancı liderlerle yaptığımız tüm görüşmelerde Filistin meselesini ve Gazzeli kardeşlerimizin durumunu gündeme getirdik. Katıldığımız tüm uluslararası toplantılarda, Filistin ve Gazze'nin sesi olduk. Mısır makamlarıyla yakın dönemde gelişen ilişkilerimizi Gazze’ye yardım ulaştırmak için kullandık. Şimdiye kadar 19 uçak ve 7 sivil yardım gemisiyle bölgeye gönderdiğimiz insani yardımların toplamı 40 bin tonu buldu. Önceki gün yola çıkan Kızılay’a ait 3 bin tonluk bir yardım taşıyan gemi daha yarın El Arish’e ulaşacak.

“DURDUĞUMUZ YER VE MÜCADELE ORTADADIR”

Filistinlilerin davasına en üst seviyede sahip çıkan ülke tartışmasız şekilde Türkiye'dir. ‘Hiçbir şey yapmadılar’ diyerek hükümetimizi kim eleştiriyorsa, açık söylüyorum kul hakkına giriyor demektir. Ne olursa olsun böyle bir cümle kurmak her şeyden önce aziz milletimize yönelik bir hakarettir. Tayyip Erdoğan 15 sene önce katillerin yüzlerine karşı ‘one minute’ diye haykırırken nerede duyuyorsa, bugün de aynı yerde dimdik durmaktadır. En fazla hassasiyet gösterdiğimiz ve bedel ödediğimiz bir konuda bize haksızlık edenleri kendini sorgulamaya davet ediyorum. Durduğumuz yer ve mücadele ortadadır.

“HAMAS, TERÖR ÖRGÜTÜ DEĞİL, DİRENİŞ ÖRGÜTÜDÜR DEMİŞTİM”

21 yıl önce göreve gelmeden önce, genel başkan olarak Amerika'ya yaptığım ilk seyahatte, Amerika’nın ileri gelenleriyle masaya oturduğumuzda bana orada Hamas'ı sordular. ‘Terör örgütü’ dediler. Ben orada onlara ‘Hamas, terör örgütü değil, bir direniş örgütüdür’ demiştim. O zaman başbakan değilim. Seçimi kazanmış bir partinin lideri olarak Amerika seyahatini yaptım ve bu cevabı verdim. Şimdi kimse bize kalkıp Hamas için terör örgütü ifadesini kullandırtamaz. Hamas'ın liderleriyle çok açık, net rahatlıkla konuşup onların arkasında dimdik duran bir ülke Türkiye...Filistin davasına gönül verenler olarak, birbirimize ok atmak yerine asıl bu zihniyetlerle mücadele etmeli, bunlara zemin kazandırmamalıyız.”

ANKA

Kaynak: anka