Rusya-Ukrayna ve İsrail-Hamas savaşları sürerken, farklı ülkelerden liderler “dünya savaşı” ihtimalini daha güçlü dile getirmeye başladı. ANKA Haber Ajansı, 3. Dünya Savaşı endişesine neden olan gelişmeleri ve dünya liderlerinden peş peşe gelen açıklamaları derledi.
Bakan Fidan ve MSB’den 3. Dünya Savaşı mesajları: "Böyle bir risk var", "Hazırız"
Türkiye’de ise geniş kapsamlı küresel bir savaşa dair ilk uyarı Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan geldi. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, “3. Dünya Savaşı konusunu ciddiye alıyoruz, böyle bir risk var” dedi. Milli Savunma Bakanlığı’ndan (MSB) da açıklama gecikmedi. Fidan’ın uyarısıyla ilgili soruları yanıtlayan MSB yetkilileri, “Üçüncü dünya savaşı gibi karanlık bir tabloyu başta ülkemiz olmak üzere kimse istemez, ama ordumuzun da her türlü senaryoya hazır olduğunu belirtmek gerekir” açıklaması yaptı.
İsrail’in hedefi Lübnan: "Taş devrine döndürürüz”
Gazze’deki işgalinin neredeyse sonuna gelen İsrail, gözünü kuzeye, Lübnan’a dikti. İran destekli Hizbullah’la Lübnan’ın güneyindeki çatışmalarda İsrail’in uluslararası hukuka aykırı şekilde beyaz fosfor bombaları kullandığı iddiaları sürerken İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, Hizbullah'la bir savaş durumunda ordunun Lübnan'ı “taş devrine döndürme kapasitesi olduğunu” söyledi.
İsrail ve Lübnan Hizbullahı arasındaki çatışmaların geniş kapsamlı bir savaşa dönme ihtimali, Batılı ülkeleri harekete geçirdi. Kanada, ABD, Hollanda, Almanya ve İrlanda, vatandaşlarına uyarı geçerek, “Lübnan’a gitmeyin” çağrısı yaptı. Benzer bir çağrı Rusya’nın Beyrut Büyükelçisi Aleksandr Rudakov’dan da geldi.
BM uyardı: “Dünya Lübnan’ın başka bir Gazze’ye dönmesini kaldıramaz’’
Gazze’de İsrail ve Hamas arasındaki savaş devam ederken, Hizbullah ve İsrail arasında yükselen gerilim, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’i de harekete geçirdi. Guterres, geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada yeni bir savaş olasılığına karşı uyarıda bulunarak “Dünya Lübnan’ın başka bir Gazze’ye dönmesini kaldıramaz’’ dedi.
Ateşkes ihtimali azaldı
İsrail’in Gazze’deki saldırıları ise hız kesmeden devam ediyor. Gazzelilerin son sığınma noktası olan Refah’ın da neredeyse tamamında saldırılarını sürdüren İsrail, ABD Başkanı Biden’ın önerdiği ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin kabul ettiği ateşkes kararına ise “Hamas tamamen yok edilmeden” yanaşmıyor. İsrail’in 7 Ekim 2023’ten beri sürdürdüğü saldırılar sonucu Gazze’de ölü sayısı 37 bini aştı.
İsrail, bölgedeki insani yardım faaliyetlerini engellediği için uluslararası kuruluşlar tarafından eleştiriliyor.Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) Genel Komiseri Philippe Lazzarini, son olarak Gazze Şeridi'ndeki tesislerinin yarısından fazlasının vurulduğunu veya hasar gördüğünü açıkladı. 500'den fazla kişinin BM koruması altındayken öldürüldüğünü belirten Lazzarini, 193’ü UNRWA çalışanı olan 200’den fazla insani yardım çalışanının da öldürüldüğünü söyledi. Lazzarini, insani yardım ulaştırmanın her geçen gün daha da zorlaştığını, “Son birkaç haftadır Gazze Şeridi'ne yardım ulaştırma olağan dışı ve dayanılmaz bir hal aldı. Çok fazla yardım tırı kamyon yağmalandı, varış noktasına ulaşamadı ve geçiş sayısı çok sınırlı kalıyor” ifadeleriyle aktardı.
CNN: ABD, olası bir savaşta İsrail’i destekleyecek
CNN’de yer alan bir habere göre, ABD’li yetkililer Washington’u ziyaret eden İsrailli üst düzey bir heyete “İsrail’in Kuzey sınırında Hizbullah ve İsrail arasında geniş çaplı bir savaş çıkması halinde Biden yönetiminin müttefikinin arkasında durmaya hazır olduğunu” söyledi.
Biden ve Trump arasında “3. Dünya Savaşı” polemiği
ABD’de başkanlık seçimleri öncesinde mevcut Başkan Joe Biden ve eski başkan Donald Trump’ın televizyondaki seçim tartışmasına “3. Dünya Savaşı” polemiği damga vurdu. Trump, Biden'ı dünyayı yeni bir dünya savaşının eşiğine getirmekle suçlayarak “Bizi 3. Dünya Savaşı'na sürükleyecek ve biz 3. Dünya Savaşı'na herkesin hayal edemeyeceği kadar yakınız” dedi.
Biden ise bu suçlamaya, "3. Dünya Savaşı'nı istiyorsanız bırakın o kazansın" diyerek karşılık vererek NATO sözleşmesinin, üye ülkeleri saldırıya uğramaları durumunda birbirlerini savunmaya zorlayan 5. maddesini hatırlattı ve “Putin'in devam etmesine ve Kiev'i almasına izin verin. O zaman bir savaş meydana gelir” dedi.
Rusya’dan nükleer tehdidi
Rusya-Ukrayna cephesinde ise, çatışmalar ve uluslararası arenadaki manevralar yoğunlaştı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, geçtiğimiz hafta yaptığı “Rusya dünyadaki güç dengesini korumak için nükleer cephaneliğini geliştirecek” açıklaması yaptı. Rusya'nın en üst düzey nükleer denizaltısı K-561 Kazan, ay başında Küba’ya gitmiş ve tatbikat yapmıştı.
Üst düzey bir Rus diplomat Putin'in ülkenin nükleer doktrinini gözden geçirdiğini söyledi ve Batı'yı "ateşle oynadığı" konusunda uyardı. Bu arada Rus donanmasına ait bir füze kruvazörü Akdeniz'de tatbikat yapıyor.
Rusya ve Kuzey Kore arasında stratejik ortalık anlaşması
Öte yandan Putin, 24 yıl sonra Kuzey Kore’yi ziyaret etti. Putin’in Kuzey Kore Lideri Kim Jong Un ile imzaladığı anlaşma, her iki ülkenin de saldırıya maruz kalması durumunda karşılıklı yardım sözü veriyor. Güvenlik, ticaret, yatırım ve kültürel alanlarda ilişkileri önemli ölçüde güçlendiriyor. Anlaşma soğuk savaş döneminden bu yana iki ülke arasındaki en geniş çaplı ortaklık olarak nitelendiriliyor.
Anlaşma doğrudan nükleer bir işbirliğine işaret etmese de Kuzey Kore’nin nükleer silah geliştirme yönündeki çalışmaları ve Putin’in son haftalarda ‘Rusya topraklarının tehdit edilmesi halinde nükleer doktrininin gözden geçirebileceği’ yönündeki açıklamaları dikkate alındığında iki ülkenin nükleer teknolojilerde işbirliği potansiyeli bölge ülkeleri ve Batı ülkeleri için endişe kaynağı olarak görülüyor.
Dünya genelinde nükleer silah harcamaları arttı
Uluslararası sivil toplum örgütü Nükleer Silahların Tamamen Ortadan Kaldırılması İçin Kampanya’nın raporuna göre; ülkelerin nükleer silahlar için harcadığı para 2023'te yüzde 13,4 arttı, nükleer silahlanmaya en çok bütçeyi ABD ayırdı.
Her ülkenin nükleer silahlar için harcadığı miktarı arttırdığını belirten kurum, en büyük artışın ise yaklaşık yüzde 18 ile ABD’de gerçekleştiğini açıkladı. ABD, 51.5 milyar dolarla diğer tüm nükleer silah sahibi ülkelerin toplamından daha fazla harcama yaptı. Çin 11,9 milyar dolarla Rusya'yı geçerek ikinci en yüksek harcama yapan ülke olurken, Rusya 8,3 milyar dolarla üçüncü sırada yer aldı.